top of page
pexels-pavel-danilyuk-8112201.jpg
Ara

Yargılaması Devam Eden Kişilere Silah Ruhsatı Verilmemesi ve Yenileme İşleminin Yapılmaması

  • Yazarın fotoğrafı: Sarıkaya HUKUK BÜROSU
    Sarıkaya HUKUK BÜROSU
  • 18 Şub 2023
  • 4 dakikada okunur


YARGILAMASI DEVAM EDEN KİŞİLERE SİLAH RUHSATI VERİLMEMESİ VE YENİLEME İŞLEMİNİN YAPILMAMASI


Aşağıda açıklandığı üzere ilgili mevzuatta sayılan fiillerden dolayı yargılaması devam eden şahısların ateşli silah ruhsatı verilme ve yenileme işlemleri ilgili birimlerce yapılmamakta ve yargılama bitinceye kadar silah emanete alınmaktadır. Her ne kadar bu uygulama yazılı mevzuata uygun olarak yapılmakta ise de masumiyet karinesine aykırı olduğundan hukuka aykırıdır.

Anayasanın 38. maddesinin 4. fıkrası; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” , 90. maddesinin 5. fıkrası ise, “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” şeklindedir.

Bu Anayasa hükmü ile iç hukukta yer alan kanun ve yönetmelik hükmü ile milletlerarası andlaşma hükümlerinin çatışması durumunda milletlerarası andlaşma hükümlerine öncelik tanınması gerekmektedir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 2. fıkrasında; bir suç ile itham edilen herkesin suçluluğu sabit oluncaya kadar masum sayılacağı belirtilmiş, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 11. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır.” hükmüne yer verilmiştir. Türkiye, gerek 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesine gerekse 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraftır.

Anayasanın yukarıda aktarılan 38. maddesinde de düzenlenmiş olan ve kısaca “masumiyet karinesi” olarak anılan bu ilke; bir suçtan dolayı kovuşturulan kişinin, suçluluğu mahkeme kararıyla sabit olmadıkça suçlu sayılmamasını ifade eder. Masumiyet karinesi, sanığın kusuru ispat edilmezden önce suçlu gibi muamele görmesini önleyen dokunulmaz bir haktır.

Masumiyet karinesi, yalnızca bağımsız yargı organlarını değil; idari makamları da kapsar. Bu husus Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarında da çoğu kez işlenmiştir. AİHM, masumiyet karinesi ilkesinin cezai anlamda bir usul teminatıyla sınırlı kalmayıp, daha geniş kapsamlı olduğuna ve hiçbir Devlet temsilcisinin bir mahkeme tarafından mahkûm edilmeden bir kişiyi suçlu olarak gösteremeyeceğine (Fransa aleyhine Allenet de Ribemont davası), ayrıca masumiyet karinesinin sadece bir hakim ya da bir mahkeme tarafından değil, başka resmi makamlar tarafından da ihlal edilebileceğine (Litvanya aleyhine Daktaras davası) hükmetmiştir.


6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun'un 7nci maddesine göre ateşli silahları şu kişiler taşıyabilir ya da mesken veya işyerinde bulundurabilirler;

1. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar, Yasama Organı Üyeleri ile bu

görevlerde bulunmuş olanlar,

2. Özel kanunlarına göre silah taşıma yetkisine sahip bulunanlar,

3. Bakanlar Kurulu Kararı ile silah taşıyabileceklerine karar verilen Devlet, belediye, özel idare ve kamu iktisadi teşebbüsleri memur ve mensupları,

4. Kanunda yazan istisnalar hariç olmak üzere;

· emekli subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile

· mecburi hizmetini tamamlayarak istifa etmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan subay, astsubay, ve uzman jandarmalar ve

· en az on yıl görev yapıp sözleşmelerinin uzatılmaması sonucu veya kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan uzman erbaşlar,

Kanunda yazan istisnalar hariç olmak üzere;

· Vali, vali muavini, kaymakam ve bucak müdürlüğünden veya mülki idare amirliği hizmetlerinden,

· Hakim, Cumhuriyet Savcısı ve Cumhuriyet Savcı Yardımcısı ile bu meslekten sayılanlardan,

· Emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda çalışan personelden,

· MİT hizmetleri mensuplarından,

· Çarşı ve mahalle bekçilerinden,

Emekli olanlar.

5. Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikte belirlenecek esaslara göre valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanlar.

Kanunun 7.maddesinin 6. fıkrasında, silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

Kanunun 7. maddesinin son fıkrasında; ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara; affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği kurala bağlanmıştır. Gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul edilen görüşe göre “hüküm” ve “mahkumiyet” kesinleşmiş bir karar anlamındadır. Kanunun lafzından ve ruhundan anlaşılması gereken de budur.


Bu yasa hükmü doğrultusunda hazırlanarak Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan 21.3.1991 tarih ve 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16ncı maddesinde Silah ruhsatı verilmesini engelleyen haller sayılmış, (d) bendinde taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile madde metninde sayılan bir kısım suçlardan hüküm giymiş olanlara hiçbir şekilde ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği verilmiş ruhsatların iptal edileceği kurala bağlanmıştır.

Anılan maddeye 2.12.1999 tarih ve 99/13749 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen ek fıkrada, bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılaması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenilenme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı kuralına yer verilmiştir.

Görüldüğü gibi, Kanunda silah ruhsatı verilemeyecek kişiler sayılırken sadece ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar belirtilmiş iken, Yönetmelikte, Kanunun kapsamı genişletilerek yukarıda ifade edildiği gibi, üst-norm Anayasa ve Uluslararası andlaşmalara aykırı olarak kesinleşmemiş kararlar da “ hüküm” diye yorumlanmış; bununla kalmayıp; belirtilen fiillerden yargılaması devam edenlerin de ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı düzenlenmiştir. Bu husus yukarıda açıklandığı üzere masumiyet karinesine açıkça aykırıdır.

Yönetmeliğin 16ncı maddesine eklenen “Bu madde kapsamında sayılan fiillerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemleri, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur. Yargılama sonucuna kadar silah ilgili birimce emanete alınır.” hükmünün iptali için açılan dava Danıştay’ca silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanamaması, herkese tanınmış bir hak olarak değerlendirilmesinin mümkün olmaması gerekçesiyle reddedilmiştir(Danıştay 15.Daire 16.04.2012 T. 2011/2216 E. 2012/2122 K.).

Her ne kadar Danıştay böyle bir karar vermiş olsa da temel haklar arasında bulunduğunda şüphe bulunmayan” masumiyet karinesinin” ihlaline ya da bu konuda kısıtlama getirilmesine yol açacak nitelikte bir düzenlemenin Yönetmelikle yapılamayacağı da açıktır.

Üstelik maddedeki “…yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulur.” ifadesi nedeniyle, kişi beraat etmiş olsa dahi, kararın temyiz aşamasında olması halinde silah ruhsatı verilmesi ya da yenilenmesi olanaklı değildir. Bu düzenleme uyarınca kişi, beraat etse dahi, beraat kararının kesinleşmesini bekleyecektir. Bu durum, ceza mahkemesinin beraat kararına hukuki bir sonuç atfetmemek anlamına gelir. Hatta sanık aleyhine yorumlanmakta ve işlem tesis edilmektedir. Oysa ceza hukukunun evrensel kuralına göre her zaman “şüpheden sanık yararlanır”.

Uygulamada idarenin devam eden yargılama nedeniyle silah ruhsatı vermeme işleminin iptali için açılan davalar da mahkemelerce ilgili mevzuat hükümleri gereğince işlemin tesis edildiği gerekçesiyle reddedilmektedir. Bu nedenlerle yargılaması devam eden kişilerin masumiyet karinesi gibi temel haklarının gasp edilmemesi için yönetmeliğe eklenen, kanuna, anayasaya ve uluslararası andlaşmalara aykırı hüküm iptal edilmediği veya değiştirilmediği sürece mağduriyetler yaşanmaya devam edecektir.

Av. Muhammed SARIKAYA

 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page